EnglishFrenchGermanItalianPortugueseRussianSpanishTurkish

Reklam

Güncel Haberler

KARDEŞİMİN HİKAYESİ



KARDEŞİMİN HİKAYESİ

Öncelikle romanı yorumlamadan önce insan oğlunun yaratılışından günümüze kadar gelen bu süreçte cevap aradığı sorulardan birini kendimize soralım.

 

AŞK NEDİR VE MUTLULUKLA VE YA MUTSUZLUKLA NE İLİŞKİSİ VARDIR?

Sözlüğü açıp baktığımızda aşkın 2 tanımı vardır.

Birinci tanıma göre bir kimseye ya da bir şeye karşı duyulan aşırı sevgi ve bağlılık duygusudur.(Vatan sevgisi, Bayrak sevgisi, Milliyetçilik duygusu v.b.)

İkinci tanıma göre iki ayrı cinsin birbirine karşı duydukları bedensel ve ruhsal güçlü duygu, sevgi ilişkisidir.

Bence AŞK sözlük anlamından ziyade insanın hissettiği duyguların hepsinin karışımıdır. Kimi insanda AŞK ilahidir. Allah’ta yok olmaktır. Kimi insanda AŞK insanidir. Yani hissettikleri duygulardır. Özlemdir, gurur tanımaz kaderdir, sevdadır, hüzündür, kalbinin yerinde durmamasıdır. AŞK bir gülüşe vurulmaktır. Demem o ki siz ne hissederseniz aşk odur vesselam. Peki AŞK’ın mutlulukla ilişkisi nedir? Hissettiğiniz bu duyguların sonunda yüzünüzde tebessüm varsa mutlu yok ise mutsuz olursunuz. Siz siz olun tebessüm etmeyi bırakmayın. Dünya siz güldükçe daha güzel hale geliyor.

Zülfü LİVANELİ’nin yazdığı bu şaheserde AŞK’ın mutlulukta ulaşılacak son nokta olduğuna inananları bir kez daha düşünmeye davet eden, aşka, aşkın karmaşıklığına ve tehlikelerine dair nefes kesen bir roman. Her sayfada yeni bir gerçekliği keşfedecek, kuşku ile kesinliğin sınırlarında dolaşacaksınız. Romanın her bir sayfası insanlığın cevap aradığı sorulara ışık tutar. Farklı bir bakış açısıyla bakmamızı ve insanlığın cevap aradığı sorulara merak ederek adım atmamızı sağlar. Roman sakin bir balıkçı köyünde genç bir kadının cinayete kurban gitmesiyle başlar her şey. Dünyadan elini eteğini çekmiş emekli inşaat mühendisiyle genç, güzel ve meraklı gazeteci kızın tanışmasına da bu cinayet vesile olur. Kurguyla gerçeğin karıştığı, duyguların en karanlık, en kuytu bölgelerine girildiği hikâye, daha doğrusu hikâye içinde hikâye de böylece başlar.

İnsanın merak duygusuyla sayfalar arasında kaybolduğu her çevrilen bir sayfada ğerçek ile hayelin birbirine girdiği psikolojik bir yapıttır. Kardeşimin Hikayesi romanında olaylar İstanbul’un Çatalca ilçesindeki eski adı ile Podima olan Yalıköy’de geçiyor. Köyde yaşanan bir cinayet üzerine olayı araştırmak için bir gazeteci köye gelir ve ilk olarak Ahmet Arslan’ın kapısını çalar. Ahmet Arslan Arzu Kahraman’ın öldürüldüğü gece davette yer alan davetlilerden sadece biridir.

 

Ahmet Bey kültürlü, okumuş birisidir. Evinde bir çok kitabın bulunduğu ve bu kitapları okuyan köpeği Kerberosla yaşayan birisidir. Mümkün olduğunca az kişiyle muhattap olan sessiz ama bir o kadarda içinde fırtınalar kopan  Ahmet Bey ile yapılan konuşmalar git gide Ahmet Beyin geçmişine gider. Ahmet Bey genç yaşta anne ve babasını bir kazada kaybetmiştir. Kaza sonrası kardeşi ile birlikte dedesinde kalmışlardır. Ahmet elektrik, kardeşi Mehmet ise inşaat mühendisidir. Ahmet bey kazada aynı zamanda doku duyusunu da kaybetmiştir. Şimdi ise köpeği Kerberos ile birlikte yaşamaktadır.

 

Gazeteci ile Ahmet Beyin sohbetleri artık cinayetten çıkmış daha çok Ahmet Beyin kardeşinin hikayelerine dönmüştür. Gazeteci ile Ahmet Beyin sohbetleri ilerlerken bir akşam köpek huysuzlanır. Huysuzluğun nedeni sabah anlaşılır ve köpeğin yatağında ölen Arzu hanımın kolyesi bulunur. Katil zanlısı olarak bebek bakıcısı Svetlana tutuklanmıştır fakat kolyeyi bulduktan sonra Ahmet Bey katilin kim olduğunu anlar. Fakat ansızın Ahmet Bey de ölü bulunur ve gazeteci kıza bıraktığı veda mektubunda katilin kim olduğunu açıklar. Fakat Ahmet Beyin ölümü gerçek katilin ötesinde çok daha büyük bir sırrı da ortaya çıkartacaktır.

Bu ŞAHESERİ tekrar tekrar okumaya siz değerli okuyucularımı davet ediyorum.

NOT: Ahmet Bey’in ölen kardeşinin yerine kendine koyması ve ömrünün sonuna kadar kardeşiymiş gibi kendini bedeninde yaşatması. Kendini kendi gözünde öldürmesi okuyucuda farklı psikolojiler uyandırmaktadır. Bu duyguların üzerine aşık olan

Ahmet Bey’in geçmiş hatırlarını hatırlayıp AŞK MAKİNE’Sİ dediği masaj makinesiyle kendine öldürmesinin hikâyesidir. AŞK MAKİNE’Sİ romanda ayarı düşük yapılırsa masaj yapan mutluluk veren bir aleti simgeliyor. Ama ayarı yükseğe çekilirse insanın kemiklerini kırarak öldüren bir alettir. Kanaatimce yorumum her şeyin fazlası da zarar az olması da. Yani her şey kararında kararınca olmalıdır.

KESİNLİKLE OKUNMASI GEREKEN BİR YAPIT…



4 yorum:

  1. Ben bu kitabı okudum ama o kadar sevmedim.Bu kitapı yazacak ne özellik buldunuz ki

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öncelikle değerli yorumunuz için teşekkür ederiz. Her kitap okuyucuda farklı duygular uyandırır. Olayları kurgulayış biçimi AŞK'ı anlatış biçimi polisiye ve psikolojik bir roman oluşu şahsımda farklı bir okuma tadı bıraktığı için bu kitabı yayınlama isteği duydum. Benim için bir başyapıtlardan birisidir. Sizin başyapıt olarak değerlendirdiğiniz bir kitap varsa onu da yayınlamak isteriz.Değerli yorumunuz için teşekkür ederiz.

      Sil
  2. Kitabın başlarında Ahmet bey ve gazeteci beni çok şüpelendiriyordu.Haksızda sayılmazmışım

    YanıtlaSil