KARDEŞİMİN HİKAYESİ
KARDEŞİMİN HİKAYESİ
Öncelikle romanı yorumlamadan önce insan oğlunun
yaratılışından günümüze kadar gelen bu süreçte cevap aradığı sorulardan birini
kendimize soralım.
AŞK NEDİR VE MUTLULUKLA VE YA MUTSUZLUKLA
NE İLİŞKİSİ VARDIR?
Sözlüğü açıp baktığımızda aşkın 2 tanımı vardır.
Birinci tanıma göre bir kimseye ya da bir şeye karşı
duyulan aşırı sevgi ve bağlılık duygusudur.(Vatan sevgisi, Bayrak sevgisi, Milliyetçilik
duygusu v.b.)
İkinci tanıma göre iki ayrı cinsin birbirine karşı
duydukları bedensel ve ruhsal güçlü duygu, sevgi ilişkisidir.
Bence AŞK sözlük anlamından ziyade insanın hissettiği
duyguların hepsinin karışımıdır. Kimi insanda AŞK ilahidir. Allah’ta yok
olmaktır. Kimi insanda AŞK insanidir. Yani hissettikleri duygulardır. Özlemdir,
gurur tanımaz kaderdir, sevdadır, hüzündür, kalbinin yerinde durmamasıdır. AŞK
bir gülüşe vurulmaktır. Demem o ki siz ne hissederseniz aşk odur vesselam. Peki
AŞK’ın mutlulukla ilişkisi nedir? Hissettiğiniz bu duyguların sonunda yüzünüzde
tebessüm varsa mutlu yok ise mutsuz olursunuz. Siz siz olun tebessüm etmeyi
bırakmayın. Dünya siz güldükçe daha güzel hale geliyor.
Zülfü LİVANELİ’nin yazdığı bu şaheserde AŞK’ın
mutlulukta ulaşılacak son nokta olduğuna inananları bir kez daha düşünmeye
davet eden, aşka, aşkın karmaşıklığına ve tehlikelerine dair nefes kesen bir
roman. Her
sayfada yeni bir gerçekliği keşfedecek, kuşku ile kesinliğin sınırlarında
dolaşacaksınız. Romanın her bir sayfası insanlığın cevap aradığı sorulara ışık
tutar. Farklı bir bakış açısıyla bakmamızı ve insanlığın cevap aradığı sorulara
merak ederek adım atmamızı sağlar. Roman sakin bir balıkçı
köyünde genç bir kadının cinayete kurban gitmesiyle başlar her şey. Dünyadan
elini eteğini çekmiş emekli inşaat mühendisiyle genç, güzel ve meraklı gazeteci
kızın tanışmasına da bu cinayet vesile olur. Kurguyla gerçeğin karıştığı,
duyguların en karanlık, en kuytu bölgelerine girildiği hikâye, daha doğrusu
hikâye içinde hikâye de böylece başlar.
İnsanın merak duygusuyla sayfalar arasında kaybolduğu
her çevrilen bir sayfada ğerçek ile hayelin birbirine girdiği psikolojik bir
yapıttır. Kardeşimin Hikayesi romanında olaylar İstanbul’un
Çatalca ilçesindeki eski adı ile Podima olan Yalıköy’de geçiyor. Köyde yaşanan
bir cinayet üzerine olayı araştırmak için bir gazeteci köye gelir ve ilk olarak
Ahmet Arslan’ın kapısını çalar. Ahmet Arslan Arzu Kahraman’ın öldürüldüğü gece
davette yer alan davetlilerden sadece biridir.
Ahmet Bey kültürlü, okumuş birisidir. Evinde bir çok
kitabın bulunduğu ve bu kitapları okuyan köpeği Kerberosla yaşayan birisidir.
Mümkün olduğunca az kişiyle muhattap olan sessiz ama bir o kadarda içinde
fırtınalar kopan Ahmet Bey ile yapılan
konuşmalar git gide Ahmet Beyin geçmişine gider. Ahmet Bey genç yaşta anne ve
babasını bir kazada kaybetmiştir. Kaza sonrası kardeşi ile birlikte dedesinde
kalmışlardır. Ahmet elektrik, kardeşi Mehmet ise inşaat mühendisidir. Ahmet bey
kazada aynı zamanda doku duyusunu da kaybetmiştir. Şimdi ise köpeği Kerberos
ile birlikte yaşamaktadır.
Gazeteci ile Ahmet Beyin sohbetleri artık cinayetten
çıkmış daha çok Ahmet Beyin kardeşinin hikayelerine dönmüştür. Gazeteci ile
Ahmet Beyin sohbetleri ilerlerken bir akşam köpek huysuzlanır. Huysuzluğun
nedeni sabah anlaşılır ve köpeğin yatağında ölen Arzu hanımın kolyesi bulunur.
Katil zanlısı olarak bebek bakıcısı Svetlana tutuklanmıştır fakat kolyeyi
bulduktan sonra Ahmet Bey katilin kim olduğunu anlar. Fakat ansızın Ahmet Bey
de ölü bulunur ve gazeteci kıza bıraktığı veda mektubunda katilin kim olduğunu
açıklar. Fakat Ahmet Beyin ölümü gerçek katilin ötesinde çok daha büyük bir
sırrı da ortaya çıkartacaktır.
Bu ŞAHESERİ tekrar tekrar okumaya siz değerli
okuyucularımı davet ediyorum.
NOT: Ahmet Bey’in ölen kardeşinin yerine
kendine koyması ve ömrünün sonuna kadar kardeşiymiş gibi kendini bedeninde
yaşatması. Kendini kendi gözünde öldürmesi okuyucuda farklı psikolojiler
uyandırmaktadır. Bu duyguların üzerine aşık olan
Ahmet Bey’in geçmiş hatırlarını hatırlayıp AŞK MAKİNE’Sİ
dediği masaj makinesiyle kendine öldürmesinin hikâyesidir. AŞK MAKİNE’Sİ
romanda ayarı düşük yapılırsa masaj yapan mutluluk veren bir aleti simgeliyor.
Ama ayarı yükseğe çekilirse insanın kemiklerini kırarak öldüren bir alettir.
Kanaatimce yorumum her şeyin fazlası da zarar az olması da. Yani her şey
kararında kararınca olmalıdır.
KESİNLİKLE OKUNMASI GEREKEN BİR YAPIT…
Ben bu kitabı okudum ama o kadar sevmedim.Bu kitapı yazacak ne özellik buldunuz ki
YanıtlaSilÖncelikle değerli yorumunuz için teşekkür ederiz. Her kitap okuyucuda farklı duygular uyandırır. Olayları kurgulayış biçimi AŞK'ı anlatış biçimi polisiye ve psikolojik bir roman oluşu şahsımda farklı bir okuma tadı bıraktığı için bu kitabı yayınlama isteği duydum. Benim için bir başyapıtlardan birisidir. Sizin başyapıt olarak değerlendirdiğiniz bir kitap varsa onu da yayınlamak isteriz.Değerli yorumunuz için teşekkür ederiz.
SilKitabın başlarında Ahmet bey ve gazeteci beni çok şüpelendiriyordu.Haksızda sayılmazmışım
YanıtlaSilKitabın sonu daha heyecan verici :)
Sil